|
Ağu İçen Ocağı'ndan, Almanya Köln'de
Yaşamını Sürdüren Çorumlu
Niyazi Bozdoğan Dede;
İnancımız Sahipsiz Değil
1970 yılında Almanya'ya geldim, zor şartlar altında
da olsa alnımın teriyle çoluk çocuğumun rızkını temin
ettim. 2000 yılında emekli oldum.Rahmetli dedem Halil
Ağa, talipleri severdi, inançlı, bilgili, keramet ehli
bir zattı. Sağlığında beni taliplerimizle tanıştırdı.
Çorum yöresinde, Amasya yöresi, Sivas, Erzincan, Aşkale,
Tercan, Elazığ gibi bölgelerde değerli dedelerle görüşme,
tanışma imkanım oldu. Cem cemaat yaparak yolumuz gelenek,
göreneklerimizi görgü sorgu gibi törelerimizi yerine
getirirdim, hayat şartları bizi Almanya'ya taşıdı.
Sünni kardeşler, devlet destekli olduklarından inanç
yönünde bir sorunları olmadı, camilerini, hocalarını,
Avrupa'ya taşıdılar. Aleviler kırsal kesimden geldiklerinden,
birçok idealleri vardı, şehirde ev alacak, araba alacak,
yazlığı olacak, parası olacak, bu gibi düşüncelere kapıldıklarından
inanç yönünü unuttular, bir çoğu çocuklarına meslek
eğitimi yaptırmadan nasıl para kazanacağının hevesine
kapıldılar, dini eğilim akıllarından bile geçmedi. Gençler
ise yağmur suları gibi akıma kapıldılar. Dedeler, sömürücüdür
gibi laflar üreterek çeşitli . fraksiyon hastalığına
kapıldılar, bazen dini, bazen devleti, karsılarına alma
yanlışlığına düştüler.
Gençlerimiz günden güne yozlaşmaya başladı, kimi Yahova
şahitlerine, kimi başka dinleri benimsemeye başladı,
birinci kuşak olan inançlı dedeler, babalar, Alevi gençliğine
sahip çıkmak mak-
sadıyla inanç ve geleneklerimizi gençliğimize oğ retmek
için, eğitim, öğretim, maiyetinde cemler cemaatler yaptık.
Avrupa'da kurumlaşmak zo-rundo kaldık, başka türlü yapamazdık.
Resmi olarak Köln Hacı Bektaş Veli Kültürünü Tanıtma
Derneğini 1986 yılında kurduk. 12 Eylül darbesi, Çorum,
Maraş olayları olduğundan bazı arkadaşlarımız gölgesinden
korkar du-ruma geldiklerinde, yönetime 7 kişiyi zar
zor bul-duk, halbuki korkulacak bir durum yoklu, biz
ül-ke bütünlüğünü ve laiklik ilkelerini benimsiyor,
anayasaya saygılı birliğimizi oluşturma çabasın , dayız.
Nice zorluklarla resmiyetimizi aldık, Avrupa'nın çeşitli
bölgelerinde şubeler açtık, cemler, cemaatler, paneller
yaparak, Alevi İslâm inancını tanıtmaya başladık. Her
millet takdirle karşılar ken, bağrımızdan yetişen gençlik,
bizi engelleme-o{ ye çalıştı, durup dururken bu inanç
nereden çıktı, bu gericiliktir gibi sözler üretmeye
başladılar ama, biz inançlı birinci kuşak olarak bu
yolun yürütülmesine kararlıydık.
Hep inancımıza karşı olan bu acil servis, Sivas'ta 33
aydınımız yakılınca, biz de Aleviyiz, diye saflarımızda
yer almaya başladılar.
Prof. Dr. Sayın İzzettin Doğan'ı getirerek aramıza girmeyi
başardılar, sayın hocamız İyi niyetiyle neden hu dinamik
gençleri almıyorsunuz, gibi girişimde bulundu, acil
servis Avrupa Alevi Birlikleri Federasyonu yönelimini
eline geçirince, çeşitli iftiralarla sayın hocamıza
Avrupa'ya girme yasağı kararı aldılar. Ben Niyazi Dede
olarak böyle bir kararın yanlış olduğunu vurgulayarak,
sayın İzzetlin bocamızı, derneğimiz adına bir panele
davet eltim, yer yerinden oynadı. Neler olmadı ki, dedeyi
düşkün ilan etmeler, geceyi sabote ermeler, bildiğiniz
gibi gerçekler, geç anlaşılır, bugün ise hepsi siyasi
de olsa izzettin hocamızın ayağına kapanıyorlar. Muhterem
okuyucular; Avrupa'da ilk Alevi derneği kurucularındanım
ve aynı zamanda Avrupa Alevi Birlikleri Federasyonu'nu
da kuronlardanım. Bilim araştırma kurulunda, dedeler
kurulunda çalıştım, kendine has Alevilik yaratmak isleyen
"acil servisin" bu çalışmalar hoşuna gitmedi.
Sayın İzzettin Doğan'ı panele davet etlik diye, sudan
bahanelerle inançlı dernekleri ihraç eltiler. Tabi ki
ben de öyle düşünenlerle çalışamazdım, parmak kaldırmakla
ilkelerimiz yok edilmeye çalışılıyor, Alevilik İslâm'la
ilgisi yoktur, kültürdür, yaşam biçimidir, gibi sözler,
Aleviliğin içini boşaltıp yüzeysel uygulamalar, inançlı
insanları hayal kırıklığına uğrattı.
Derneklerin kapısında Alevi levhaların dışında bir çalışma
göremeyen bireyler, hir daba da o derneklere uğramadılar.
Bazı inançlı derneklerin dışında maalesef durum bundan
ibarettir. 15 yıldır yapılan çalışmalarla ne kendimiz
gençliğe bir şey öğretebildik ne de Avrupa'ya ilmi bir
şekilde Aleviliği tarif edebildik. Köln Hacı Bektaşi
Veli Derneği özünden sapmadan kuruluş amacına uygun
bir şekilde çalışmalarını sürdürmekledir. Cem Vakfı
ile görüşümüz, fikrimiz, zikrimiz bir olduğu için 15
dernek 1,2, milyon marklık satı dığımız yeri Cem Vakfı'na
bağışlayıp, Cem vakfı olarak çalışmalarımızı sürdüreceğiz.
Sevgili Cem Dergisi okuyucuları, yukarıda da anlaşılacağı
gibi birçok zorluklarla kurmuş olduğumuz dernekler,
Federasyonlar, amacına uygun çalışmazsa İnsan gerçekten
buralardan soğuyor, ama haksız yere Ankara'da, hir savcının
Alevi ismini öne çıkarıp, yasak çerçevesinde derneği
kapatma kararı alması da elbette zorumuza gidiyor.
Yukarıda da anlaşılacağı gihi bu günlere kolay gelinmedi,
olayları tam yozsak sütunlar dolor, zamanınızı almamak
için kısa yazıyorum. Mubterem canlar, Alevi örgütlenmesi
konusunda, Aleviliğin dışına çıkılırsa konu dağılır,
zayıf olan örgütlenme bu gihi çalışmaların üstesinden
gelemez, ya dondurulur, yada yerinde sayar ki o zaman
kendimizi boşa avutmuş oluruz. Din özde, insanların
yaşamlarını sürdürürken, başkalarına zarar vermeden
barış sevgi, saygı Hünkarın sözüyle kendine zor geleni
başkalarına yapmamo anlayışıdır.
Bütün peygamberler, amaç ve gayeleri insana insanlığı
tanıyabilmesi için din insanın, ruhsal açıdan ahlaksal
yapısında denge kurma rolünü üst- Vani dinin anahtarı
akıldır. Hz. Resululloh'a din nedir? diye sorulduğunda,
güzel ahlaktır, der. Alevilik sadece Sünnilerin anladığı
gibi yalnız Hz. Ali'yi sevmeyi değildir. Bu sevginin
yanı sıro Aleviliğin belli kuralları vardır. Alevi Ali
evinin göstermiş olduğu kurallara uyma-lıdır.
Evlad-ı resul, seyidi saadet, laik kâmil dedelere gereken
saygınlık gösterilmelidir.
Aşk-ı muhabbetle cümlenize selam, sevgiler
|
|