|
Bu makam ateşten gömlektir Her evlat oturamaz
Dede, kendini ve soy şecereni bize kısaca tanıtır
mısın?
- Bizim soyumuz, Sultan Samıt, diğer adıyla Seyid Samıt
olarak anılır. Soyumuz İmam Musa i Kâzıma dayanır. Kendim
1912 doğumluyum ve 83 yaşındayım. Bana da Haydar Samıt
Dede derler. Çorum vilayetinin Alaca kazası Küçük Keşlik
Köyünde oturmaktayım. 5 erkek 2 kız evladım var.
Dede sen yıllardır post dedeliği yapmaktasın, Evladı
Resul Seyid Samıt hakkında bize biraz bilgi verebilir
misin?
-Bak evlad. ilk önce şunu söyleyeyim, sana. Hz. Hüseyin'in
makamı ateşten bir gömlektir. 0 posta her evlad oturamaz.
Alevilik islamiyet ile başlamıştır, islamiyet Hak'a
teslimiyettir. Eline Diline Beline sahip olacaksın.
Aleviler (bizler) duvara değil Adem'e secde ederiz.
Bakara Suresinin 34. ayeti, Adem'e, Ehlibeyt'e Nura
secde edin, buyuruyor. Nur Suresi 41, Taha 17, Maide
110-120 ve Ali imran surelerinde de ,,çocuklarınızı
alın, çocuklarımızı alalım, dua edelim ve kardeş olalım",
buyurulmaktadır. Bizim cümlemizde kadın, kız, erkek
hep beraber dua ederiz.
Ve bir de bizler, müminiz, islamız. Hucürât Suresinin
14. ayetinde derki: "Ey Muhammed onlar can ve mal
korkusundan sana inandık"
derler ama kalben inanmazlar, sadece Müslüman olurlar"
Yukarıda söylediğim gibi Seyid Samıt Musa i Kâzım evlatlarındandır.
Hünkâr Bektaşî Velinin yoldaşı ve sırdaşıdır. Hünkâr
erenlere nasip dağıtırken, Seyid Samıt acele eder nasip
ister. Hünkâr da, çenen dursun, der. Bunun üzerine Samıt
7 yıl dilsiz hizmet eder, olgunlaşır, dili açılır. Hünkâr
köseyi atar, ,,sana nasibini verdim git kara köseni
bul", der. Seyid Samıt dolaşa dolaşa Sivas'ın Kangal
Kazası Tekke köyünde köseyi bulur ve buraya yerleşir.
Dergâhını kurar, çevresini genişletir. Çevre sahibi
olur ve talihleri çoğalır.
Dede, Seyid Samit'ın türbesi şimdi nerede?
- Dedim ya. Sivas'ın Kangal Kazasının Tekke Köyün de.
Şimdiki adı Elam Tekke, Samıt Tekke olarak geçer. Bir
de Seyid Samıt İlhan Dağına,yüzünü yılan kaplasın, eteğinde
de balıklar töresin" diye nefes ediyor. Halen şimdi
bile, dağın yüzünde yılan, aşağı kısmında ise balıklar
çıkar. Kavak köyünde kudret hamamı var. Su bu köyden
çıkar. Suyun çıktığı yerde, su gölleşir. Balıklı göl,
derler burasına. Ama şimdi Kültür Bakanlığına bağlandı,
burası.
Dede siz nasıl oldu da Alaca'nın Küçük Keşlik köyüne
geldiniz?
- Bizim buraya gelmemiz şöyle oldu. Bizler de, aynı
Osmanlı son dönemindeki sürgünler gibi, Ankara'ya oradan
da Kalaycık'a sürgün edilmişiz. Kalaycık kazasında bizi
Faraşlı köyüne veriyorlar. Burada 5 yıl kalıyorlar.
5 yıl sonra iadeyi sene geliyor, herkes memleketine
dönüyor, ama bizler dönemiyoruz. Bizim bir kısmımız
Yozgat'a bir kısmımız da, Alnıaslı'ya biz de buraya
yerleşmişiz. Ve burada mekan tutmuşuz. Yalnız, yılda
en az 6 sefer ceddimizi ziyarete gider, oradaki canlarımızla,
hoş muhabbet eder, lokmamızı yeriz.
Daha sonra dedenin bir kaç fotoğrafını çekmek için dışarı
çıktık. Fotoğrafını çektikten sonra çaylar geldi. Bu
arada dede bir nefes söyledi. Nefes'in son kıtasını
getiremedi, daha sonra hatırlayarak nefesi tekrarladı.
Yorgun olmasına rağmen konuşmasını sürdürdü. Alevilik
konusunda olan konuşmamızda bir ara ,,sapıyor sapıyor,
suyun saptığı gibi, vay anasını vay" diye ah çekerek,
bu-günkü gidişattan yakındı.
Dede bir isteğin, mesajın var mı?
- Bütün komşulara selam, arkadaşlarına, emeği geçen
canlara benden selam olsun. Yolunuzu bırakmayın. Benim
de halimi görüyorsun. Yıllardan beri post dedeliği yaptım.
Artık yapamıyorum. Aklıma gelmiyor, karıştırıyorum.
Sultan Samıt'ı sevenler seviyor, ne yapalım. Bu makam
ateşten gömlektir, her evlat oturamaz.
Daha çok konuşacaktım sorular soracaktım, fakat dede
yoruldu. Gülbenk çekti. Bana duasını verince, sohbetimiz
burada son buldu. Kendisine dergimiz adına teşekkürlerimi
sundum. Burada kendisine ilgisinden ve yolumuza hizmetinden
dolayı bir kez daha teşekkür ediyorum.
|
|